Beyin Farkındalığı ve Kendimizi Tanımak
Prof. Dr. Hilmi Uysal
Türk Nöroloji Derneği Nöroloji ve Evrimsel Tıp Çalışma Grubu Moderatörü
Beyin farkındalığı haftasında bireyleri bedenlerindeki en belirleyici yapı hakkında
bilgilendirmek ve bu özel dokunun önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmak
amaçlanmıştır. Ancak aslına bakılırsa insanın beynini tanıması kendisini tanıması
açısından zorunluluktur. Ve bir insanın yaşamındaki “Ben neyim?”, “Ben neden
böyleyim?” , “Yaşamın anlamı ne?” gibi “büyük” ve “zor” soruların yanıtları ancak
beynimizi tanıyarak verilebilir. Hatta beyninizi tanımadan bedeninizi, örneğin
kalbimizi, örneğin sindirim sistemimizi tanımak eksik kalacaktır. Öyleyse beynimizle
ilgili farkındalığı arttırmak için bu konunun hastalıklarına, sorunlarına ve çalışma
mekanizmalarına kendilerini adamış nörologlara, nörobilimcilere kulak vermeye
çağırıyoruz sizleri.
İnsanlık kendi beynini tanımak için, nasıl çalıştığını anlamak, duygu, düşünce ve
davranışlarımızı nasıl belirlediğini anlamak için neredeyse kendi tarihi kadar eski,
yazıyı bulduğu zamanlardan beri bu konuya kafa yormaktadır. Sadece kendi
türümüzün değil diğer türlerin beyin anatomisini, işlevlerini incelemek durumunda
kalmıştır. Beynimizin yapı taşları olan nöronların nasıl çalıştığını anlamanın öyküsü
ise 120 yılı geçmez. Ancak 21. yüzyıl beyin araştırmalarının tüm diğer araştırmalar
içinde en büyük yeri aldığı çağ olacağa benziyor. İnsan genom projesinden sonraki
en büyük uluslararası araştırma projeleri beyin ve zihin ile ilgilidir. Beyni ve onun
hastalıklarını tanımak için yapılan araştırmalar neredeyse toplumsal gelişim için vaz
geçilemez yatırımlara dönüşmüştür. İnsanlığın ortalama yaşam süresi uzadıkça
beynini etkileyen Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların tanısı ve tedavisi
toplumsal harcamaların en büyük kalemlerini oluşturacak dolayısıyla beynin
dejenerasyon sürecini aydınlatan ve sorunlara çözümler bulup tedaviler geliştiren
araştırmalar belki de ülkelerin en büyük yatırımlarını oluşturacaktır.
Sağlıklı ve mutlu bireylerden oluşan toplumlar ancak beyin sağlığını koruyan
bireylerin varlığı ve çokluğu ile mümkün olacaktır. Toplumların yaraları olan şiddet,
saldırganlık, insanın insan yaptığı zulmün sona ermesi ve huzurlu, esenlikle yaşanan
günlerin gelmesi ancak beynini ve dolayısıyla kendini tanıyan insanların ürünü
olacaktır. Temel işlevi problem çözmek olan beynimiz, insanlığın yaşadığı ve
gözümüzde büyüyen, devasa sorunları, problemleri çözecek yegane dokumuzdur,
ona ne kadar önem versek azdır. Haydi gelin hep birlikte beynimizi okumaya
çalışalım….