Alzheimer hastalığında erken tanı önemlidir.
Prof. Dr. Neşe Tuncer
Türk Nöroloji Derneği Demans ve Davranış Nörolojisi Çalışma Grubu Moderatörü
21.09.2023
Nörobilişsel bozukluğu ifade eden ve halk arasında ‘bunama’ olarak karşılık bulan DEMANS pekçok nedeni olabilen bir sendromdur. Demansın en önemli nedeni ilerleyici beyin hastalıkları olan Nörodejeneratif Hastalıklardır.
Alzheimer hastalığı 65 yaş üzerinde en sık görülen ve demansa neden olan ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Hafızayı, davranışı, düşünmeyi ve sosyal yetenekleri bozarak, kişinin günlük yaşam aktivitelerine ve sosyal özerkliğine engel olacak düzeyde bir bilişsel gerilemeye neden olur.
Alzheimer hastalığı 65 yaş üzerinde en sık görülen ve demansa neden olan ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Hafızayı, davranışı, düşünmeyi ve sosyal yetenekleri bozarak, kişinin günlük yaşam aktivitelerine ve sosyal özerkliğine engel olacak düzeyde bir bilişsel gerilemeye neden olur.
Dünya Alzheimer Raporuna göre (World Alzheimer Report 2021) dünyada demans (bunama) ile yaşayan 55 milyondan fazla insan olduğu tahmin edilmektedir. Etkilenen insan sayısı 2050 yılına kadar 139 milyona yükselecek ve en büyük artışın düşük ve orta gelirli ülkelerde olması beklenmektedir. Her 3 saniyede bir yeni bir Alzheimer olgusu eklenmekte! Ülkemizde de Alzheimer hastalarımızın sayısının katlanarak arttığını biliyoruz ve tanı konulmamış çok sayıda hastamız olduğu kuşkusuz.
Alzheimer hastalığının 65 yaş üzerinde her 5 yılda bir görülme sıklığı ikiye katlanır. 85 yaş üzerinde %30- 50 sıklıkta görülür. Dünyada ve ülkemizde beklenen insan ömrü artmaktadır. Söz gelimi TÜİK 2021verilerine göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2016 yılında 6 milyon 651 bin 503 kişi iken son 5 yılda yüzde 24,0 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.
Yaşlı nüfusun artması dışında, erken tanı yöntemlerinin artışı ve hastalık konusunda farkındalığın artarak artık her unutkanlığın yaşlanmanın doğal bir sonucunun değil, Alzheimer hastalığının bir belirtisi olabileceği bilinci başvuru ve tanı sayılarımızı arttırmıştır.
Alzheimer’e yol açan faktörler neler?
Alzheimer hastalığı için bilinen risk faktörleri, ileri yaş, genetik yatkınlık, düşük eğitim düzeyi, ağır beyin travmalarına maruz kalmak, hipertansiyon, diyabet gibi aterosklerotik risk faktörlerinin kontrol altında olmayışı, tedavi edilmemiş yerleşmiş depresyondur. Özellikle ailede Alzheimer hastalığı genetik yatkınlığı olan bireylerde hastalık erken yaşlarda başlayabilmektedir . 65 yaş öncesi başlayan olguları ‘erken başlangıçlı Alzheimer’ olarak nitelendiriyoruz.
Hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler var mıdır?
Eşin kaybedilmesi, yas, taşınma, hastaneye yatırılma, kaza geçirme gibi olumsuz olaylar gizli bir bunamanın ortaya çıkmasına neden olabilir.
Olay öncesinde hasta sorunlarla baş edebilirken stresli deneyim sonrası bunama ilk kez farkedilebilir. Görünürde bunamanın nedeni bu olaydır, oysa hastalık çoktan başlamıştır ve olay yalnızca hastalığı diğerleri tarafından farkedilebilir kılmıştır.
COVID pandemisiyle birlike Alzheimer Hastalığının önümüzdeki yıllarda artmasını beklemekteyiz. Bunun ilk nedeni dünya genelinde pandemiye bağlı ileri yaş grubu kişilerin sağlık kontrollerinin aksaması, COVID enfeksiyonunun beyin sislenmesinde görüldüğü gibi zihinsel işlevleri etkileyebilmesi ve ileri yaşta Alzheimer Hastalığının oluş mekanizmaları ile COVID’in etki mekanizmalarından (inflamasyon gibi) örtüşür özellikte olmasıdır.
Alzheimer’in belirtileri nelerdir?
Alzheimer hastalığı sıklıkla yakın bellek kusurlarıyla başlar. Yakın geçmişteki kişisel ve aktüel olaylar , bir gün önce yaşananlar hatırlanamazken , eskiye ait yaşantılar hatırlanır . Hastalık yeni bilgi öğrenmeye engel olup ilk önce en yenilerin silinmesiyle giden ancak takibeden süreçte eski anıları da içerecek şekilde ilerleyen bir hastalıktır. Sinsi başlar, hasta yakınları başlama zamanını tayin etmekte kararsız kalırlar. Eşyaları uygunsuz yerlere koyma ve bulamama, aynı soruları tekrar tekrar sorma, kelime bulma güçlüğü, konuşurken konuyu unutma, bilinen işleri ve hobileri yapmakta güçlük (yemek yapma, araba kullanma, tamirat, dikiş dikme), bir işi başlatamama ve konsantre olamama erken bulgulardandır.
Hastalarımızda giderek çevreye karşı ilgi azlığı gelişir sözgelimi hobilerini yapmada isteksiz olabilir; ev ile ilgli sorumluluklarından vazgeçer.
Nedensiz davranış ve duygudurum değişikliklerini de sıklıkla görüyoruz. İçe kapanma, depresyon ya da aşırı öfkelilik, ajitasyon nedensiz sinirlenme, bağırma, saldırganlık ya da şüphecilik (parasının çalındığını, öldürülmek için ilaç verildiğini, eşinin kendisini aldattığını düşünme) gibi davranış değişiklikleri ve psikiyatrik bulguları sık görmekteyiz. Kişisel görünüş ve başkalarına karşı kayıtsızlık, bulunduğu yer ve zamanın farkında olmama, özellikle bilinen yollarda kaybolma erken bulgulardandır.
Bu bulguları farkeden özellikle 65 yaş üzeri kişilerin konunun uzmanı bir nöroloji hekimine başvurmaları erken tanı ve tedavi için önemlidir. Ancak Alzheimer Hastalığı içgörüyü erken dönemden itibaren bozabilen bir hastalık olduğundan çoğu zaman hastalarımız içinde bulundukları durumun farkında olamayabilirler ve hekime gitmeyi reddedebilirler. Yakınlarının bulguları fark ettiği zamanda gecikmeden hekime başvuruyu sağlamaları önem arzeder.
Alzheimer hastalığında görülen beyinde anormal protein depolanması ve sinir hücre kaybı hastalık bulgularının başlamasından 20 yıl önce başlamaktadır. Günümüzde Alzheimer Hastalığının tanısını kesinleştiren, erken tanı koyduran , hastalığın gelişini bildiren objektif olarak ölçülebilen, normal veya patolojik biyolojik süreçleri tanımlayan veya tedavi yanıtını değerlendirebilen biyoişaretleyiciler geliştirilmiştir. Bunlar beyin omurilik sıvısında ve hatta kanda, tükrükte bakılan amiloid ve tau protein düzeyleri, genetik yatkınlık ve geçişlilik tesbiti için kandan test edilen Alzheimer hastalığından sorumlu genler (ApoE, APP, Presenilin I ve II, Trem vs..), beyin yapısal görüntülmelerinde (MR) ilgili alanlarda saptanan küçülme(atrofi) analizi yapan volüm ölçümleri, fonksiyonel görüntülemede (beyin FDG PET) hastalıkla ilgili alanlarda metabolizma azalması ve biriken amiloid plak ve nörofibriller yumakların hastalık başlamadan çok daha önce gösterebilem amiloid ve tau PET görüntüleme yöntemleri bulunmaktadır. Ülkemizde son ikisi dışındakileri uygulayabiliyoruz, böylelikle hastalık öncesi dönemdeki riskli bireyleri ve bulguların yeni başladığı hastaları yüksek doğrulukla saptayabiliyoruz.
Alzheimer hastalığında erken tanı önemlidir. Günümüzde kullanılan ve hastalığın bulgularını yavaşlatmakta etkili olduğu kanıtlanmış semptomatik tedavilerden özellikle asetil kolin esteraz inhibitörlerinin sinir hücresi kaybı çok artmadan erken dönemde başlanırsa etkinliği daha uzun süreli olmaktadır. Hastalık bulguları ilerledikten sonra tedavilerin faydalılığı sınırlı olarak kalmaktadır. Erken dönemde tanımlanan hastalıkta hastanın bulgularını arttıracak diğer faktörler (aterosklerotik riskler, vitamin eksiklikleri, tiroid hastalıkları, depresyon vs) kontrol altına alınır. Hastaya uygun beslenme, bilişsel stimülasyon, uyaranların artırılması bedensel, zihinsel egzersiz yöntemleri öğretilir. Hasta ve ailesine hastalıkla yaşama ve baş etme ve mücadele etme donanımı kazanmak için zaman kazandırılmış olur.
Yeni geliştirilen tedavi molekülleri aday hastaları belirleyip bulgular ortaya çıkmadan veya çok erken dönemde denenmektedir. Zira uzun yıllardır yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki hastalığın gerçek tedavisi hastalığın seyrini değiştirebilecek ajanlar, beyin doku değişiklikleri bulgular ortaya çıkmadan yıllar önce başlamış ve hatta bulgular yerleştiğinde tamamlanmış olduğundan, etkili olamaktadırlar. Aday hastalardan kasıt üç grup durumu tanımlar.
Alzheimer hastalığında, henüz hastaların şikayetleri başlamadan önce beyinde birikmeye başlayan amiloid proteinini beyinden temizleyebiliyor ancak klinikteki faydalılığına karar verebilmek için çalışmalar sürdürülmeye devam ediyor. Benzer mekanizma ile amiloid plakları temizleyen iki farklı molekül olan donanemab ve lacenemab da 2023 içinde peş peşe ilaç olarak onay aldılar. Dünyada deneyim arttıkça etkinliğin daha sağlıklı değerlendirilmesini ve ülkemizde de uygun hasta grubunda kullanılabilir duruma gelmelerini diliyoruz..
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü!
Bugünde hastalığı anlamaya , farkındalık yaratmaya çalışalım, hastalarımıza ve yakınlarına destek olalım!